Duyurular
Nigde Hava Durumu
Anket
Döviz Bilgieri
Merkez Bankası Döviz Kuru
  ALIŞ   SATIŞ
USD 40,4994   40,5724
EURO 46,7684   46,8526
Özlü Sözler
Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez. (Montaigne)
Son Ziyaretçi Yorumları
Betül Turna
Sadece ek ders değil maaş kesintisi de oluyor karantina süresi raporlu olarak sayılıyor 10 gün rapor hakkimizdan gidiyor


Tüm ziyaretçi yorumları için tıklayınız.
Reklam
Ziyaretçi Sayacı
Bugün: 65
Dün: 202
Toplam: 59605
8. DÖNEM TOPLU SÖZLEŞME GÖRÜŞMELERİ BAŞLADI

8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Reşat Moralı Toplantı Salonu’nda düzenlenen hazırlık toplantısıyla başladı.

 

Toplantı öncesinde, Türkiye Kamu Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Türkiye Kamu-Sen’e bağlı sendikalarımızın Genel Başkanları, Genel Merkez Yöneticilerimiz, Kadın Komisyonumuz ve Şube Başkanlarımızın katılımıyla Çalışma Bakanlığı önünde basın toplantısı yaparak Konfederasyonumuzun talep ve beklentilerini basın ve kamuoyu ile paylaştı.

 

Toplantıda Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Toplu Sözleşmeden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız, Türk Büro-Sen Genel Başkanı Türkeş Güney ve teknik heyetimizin de hazır bulundu.

 

Müzakerelerin ilk gününde konfederasyon ve sendikalar, memur ve emeklilerin 2026-2027 yıllarına ilişkin maaş ve özlük haklarına yönelik taleplerini dile getirdi.

 

BAKAN VEDAT IŞIKHAN: TOPLU SÖZLEŞME SÜRECİ HAYIRLI OLSUN

 

Toplu Sözleşme masasının açılış konuşmasını yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan, 8. Dönem Toplu Sözleşmesinin tüm kamu görevlileri ve emeklilere hayırlı olmasını diledi.

 

KAHVECİ: AMACIMIZ MEMUR VE EMEKLİLERİMİZİ İNSANCA YAŞAYABİLECEĞİ BİR GELİR SEVİYESİNE ULAŞTIRMAK 

 

Toplu sözleşme görüşmelerinin açılışında konuşan Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, 8. Dönem Toplu sözleşme masasının hayırlı olmasını dileyerek sözlerine başlarken, uzun zamandır çözüm bekleyen sorunların sonuca ulaşması gerektiğini ifade etti. 

 

Türkiye Kamu Sen Genel Başkanı Kahveci konuşmasında;

 

“8. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmelerinin kamu görevlileri, emeklilerimiz ve aileleriyle birlikte doğrudan etkilenen yaklaşık 25 milyon vatandaşımız için hayırlı neticeler getirmesini temenni ediyorum.

 

Bugün burada, yalnızca ücret pazarlığı için değil, kamu çalışanlarının onurunu ve haklı beklentilerini savunmak için bulunuyoruz.

 

Yaşadığımız çağ, adeta bir sınav çağı. 

 

Bir yanda deprem, kuraklık, sel, yangın gibi doğal felaketler, öte yanda salgın hastalıklar ve ekonomik krizler, hayatımızın bir parçası haline geldi. 

 

6 Şubat 2023’te yaşadığımız büyük deprem felaketinin yaralarını hâlâ sarmaya çalışıyoruz.

 

Ülkemizin bazı bölgelerinde kuraklık geleceğimizi tehdit ederken, bazı bölgelerinde sel ve deprem, kimi bölgelerde de orman yangınları ile mücadele ediyoruz.  

 

Afet ve yangınlarla, doğal varlığımız ormanlarımızı, hayvan ve bitki çeşitliliğimizi kaybediyoruz. 

 

Bu vesile ile geçtiğimiz günlerde Eskişehir’de orman yangınlarını söndürme çalışmaları esnasında hayatını kaybeden AFAD çalışanlarımıza ve AKUT gönüllülerine bir kere daha Allah’tan rahmet, etkilenenlere geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. 

 

Afetlere ve yangınlara karşı gece gündüz demeden canla başla mücadele eden tüm ekiplere kolaylıklar diliyorum. 

 

Afetlerin ortasında görevlerini yerine getiren, gece gündüz demeden çalışan tüm kamu görevlilerine, sağlık emekçilerimize, orman muhafaza memurlarımıza, jandarma ve güvenlik güçlerimize, UMKE, AFAD ve itfaiye teşkilatımıza, gönüllü vatandaşlarımıza sonsuz teşekkür ediyorum. 

 

Bütün bu felaketlerin bir an önce son bulmasını yüce Allah’tan niyaz ediyorum.   

 

Sayın Bakanım, Kıymetli Hazirun, 

 

Artık rutin bir hal alan olağanüstü durumlarda hayatın normal akışında seyretmesi için canla başla mücadele eden kamu görevlilerimiz var. 

 

Ülkemizin her karşında kamu hizmetlerini aksatmadan yürüten kamu görevlilerimiz var. 

 

Bizler evlerimizde güven içinde uyurken, elektrik, su, doğalgaz, altyapı, güvenlik, ulaşım, posta gibi temel hizmetler kesintisiz devam ediyor.  

 

Bütün olumsuz şartlara rağmen ülkemizin en pahalı ve kalabalık yerlerinden, en ücra köşelerine kadar, kamu hizmetleri aksamadan gidiyorsa bu; kamu çalışanlarının bütün olumsuzluklara rağmen gösterdiği fedakârlık sayesinde olmaktadır. 

 

Depremlerde, sel felaketlerinde, orman yangınlarıyla mücadele ederken, doğal afet durumlarında kamu çalışanlarımızın kıymetini bir kere daha anlıyoruz. 

 

Ne yazık ki, ister hayatın normal akışında olsun isterse olağanüstü şartlarda olsun, canlarını ortaya koyarak milletimize hizmet üreten kamu çalışanlarımızın haklarını vermek konusunda hassas davranılmıyor. 

 

Kamu hizmetlerinin ülkenin her köşesinde aksamadan yürütülmesini sağlayan kamu görevlilerimiz, olağanüstü dönemlerde de devletin güven veren yüzü olmuştur. 

 

Ancak onların hak ettikleri değeri ve ekonomik karşılığı bulamadıklarını da üzülerek ifade etmek zorundayız. 

 

Hizmet üretirken gösterdikleri fedakârlığın karşılığı, ne yazık ki maaş bordrolarında görünmüyor.

 

İşte bu sebeple, kamu görevlilerimizin sorunlarının çözümü, alın terlerinin hakkıyla karşılık bulması amacıyla bir kez daha toplu sözleşme masasına oturuyoruz. 

 

Ancak geçmiş dönem tecrübeleri gösteriyor ki, mevcut toplu sözleşme sistemi ne yazık ki çalışanların beklentilerine tam manasıyla cevap verememektedir.

 

Bu sene toplu sözleşme görüşmelerinde, çalışanlarımızın bu fedakarlıklarının göz önüne alınarak adil ve hakkaniyetli kararlar alınması umudunu taşıyoruz. 

 

Toplu sözleşme sürecinin sekizincisine girerken, geçmiş yedi dönemin kamu çalışanları adına hayal kırıklığı olduğunu açıkça ifade etmek zorundayız. 

 

Sistemsel eksiklikler, kısa müzakere süresi ve istişare mekanizmalarının zayıflığı nedeniyle memur ve emeklilerimizin talepleri yeterince karşılık bulamamıştır.

 

Biz başından beri bu toplu sözleşme düzeninin değişmesi gerektiğini ifade ediyoruz. 

 

Toplu sözleşme sistemindeki aksaklıklar nedeniyle her geçen dönemde biraz daha fazla taleple buraya geliyoruz. 

 

Her toplu sözleşme süreci, daha fazla biriken sorunların gündeme taşınmasına, çözülemeyen sorunların zamana yayılarak taleplerin artmasına neden olan bir kısır döngü yaratmaktadır. 

 

Bunun yanında kamu görevlilerinin maaş ve özlük haklarının toplu sözleşme yoluyla tespit edilmesi esas iken son yıllarda pazarlık masasında görüşülmeden, taraflardan görüş alınmadan yapılan birtakım düzenlemelerle ve toplu sözleşme hükümlerinin iptal edilmesi gibi durumlarla karşı karşıya kalmaktayız. 

 

Bu durum da kamudaki yapının her geçen gün biraz daha bozulmasına, toplu sözleşmenin öneminin giderek azalmasına, sendikalara olan inancın kaybolmasına, istişare yerine keyfiyete dayalı uygulamaların artmasına neden olmaktadır. 

 

İstişare yapılmadan, muhataplarına sorulmadan gerçekleştirilen her düzenleme yeni sorunları beraberinde getirmektedir. 

 

Bunun en bariz örneğini ek gösterge ve ilave ek ödeme uygulamalarında gördük, memur maaş zamlarında yaşayarak tecrübe ettik. 

 

Birinci dereceye gelmiş bütün kamu görevlilerine 3600 ek gösterge verilmediği için büyük bir mağduriyet oluşmuştur. 

 

Memur maaşlarına yapılan artışların yetersiz olması, kamu çalışanlarını hayat gailesiyle baş başa bırakmaktadır. 

 

Son olarak 2023 yılında getirilen ilave ek ödemenin taban aylığa yapılmaması sonucunda emekli memurlar bu ödemeden faydalanamamış, memur maaşı ile memur emeklisinin maaşı arasındaki bağ tamamen kopmuş, emekli maaşları asgari ücretin dahi altında kalmıştır. 

 

Hal böyle olunca 50 bin TL maaş alan en düşük dereceli memurun emekli maaşı 22 bin 670 TL’de kaldı. 

 

Yani bir memur görev aylığının ancak %45’i kadar emekli aylığı alabiliyor. 

 

Bu nedenle Türkiye Kamu-Sen olarak kamu görevlilerine ilişkin olarak yapılacak her düzenlemenin sendikalarla istişare edilerek gerçekleştirilmesinin, memurların ve emeklilerin mali ve özlük haklarına ilişkin her kararın toplu sözleşme masasından çıkmasının zorunlu olduğunu ısrarla vurguluyor, emekli maaşlarının mutlaka yükseltilmesi gereklidir diyoruz. 

 

Kıymetli Hazirun,

 

Türkiye Cumhuriyeti, binlerce yıla dayanan kadim devlet anlayışımızın bakiyesi üstünde yükselmiş, köklü bir kamu yönetimi ve memur geleneğine sahiptir. 

 

Sahip olduğu bu derin tecrübe, kamu çalışanlarının hakları noktasında da hayat bulmalı, insanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışı karşılık bulmalı, devletimiz memurlarını ekonomik ve sosyal anlamda daha güçlü hale getirmelidir. 

 

Bu çerçevede, güçlü bir kamu çalışanı için; 

 

– Liyakat ve ehliyet esaslı, güvenceli istihdama dayalı bir kamu personel sistemi, 

 

– Adil, sade ve kamu çalışanlarının insanca yaşamasına yetecek bir ücret sistemi, 

 

– Etkili, kamu çalışanlarının özel durumlarına uygun, sosyal devlet ilkesiyle bağdaşır bir sosyal yardım sistemi, 

 

– Çalışma hayatıyla dengeli, geleceği güvence altına alan bir sosyal güvenlik sistemi,

 

– Farklı statü ve unvanlardaki personelin durumlarına özel düzenlemeler içeren ve dezavantajlı grupları koruyan bir yapı,

 

– ILO normlarına uygun, katılımcı ve kapsayıcı bir sendika ve toplu pazarlık sistemi ve 

 

– Aile yılının gereği olarak ailenin korunduğu ve güçlendirildiği bir çalışma hayatı talep ediyoruz. 

 

Biz toplu sözleşme görüşmelerini, kamu görevlilerinin ve emeklilerinin süregelen sorunlarının çözülebileceği tek yer olarak görüyoruz. 

 

Bu bakımdan toplu sözleşmeden sonuç almak için öncelikle sistemin revize edilmesi gerektiğine inanıyoruz. 

 

Türkiye Kamu-Sen olarak, burada mali ve sosyal hakların yanı sıra disiplin, atama, görevde yükselme gibi konuların da görüşülebileceği bir zeminin oluşturulmasını talep ediyoruz.

 

Ayrıca; genel ve hizmet kolu toplu sözleşmelerinin ayrılarak farklı zamanlarda yapılması, 6,5 milyon memur ve emeklinin sorunlarının etkin biçimde tartışılması adına zaruridir.

 

Gerçek anlamda katılımcı, eşit temsile dayanan ve ILO normlarına uygun grev hakkını da içeren bir toplu sözleşme sistemi kurulmalıdır.

 

Kıymetli Hazirun,

 

Çalışanlara, enflasyon hedefi doğrultusunda ücret artışı yapıldıktan sonra çalışanların ve vatandaşların çarşıda, pazarda karşı karşıya kaldığı gerçek enflasyon karşısında biçare bırakılması kabul edilemez. 

 

Yıllardır, vatandaşlarımızın zorunlu olarak tükettiği mal ve hizmet fiyatlarındaki artışlar, memur maaşları için temel kabul edilen enflasyon oranının üzerinde gerçekleşmektedir. 

 

Bu nedenle kamu çalışanlarının ücretleri mal ve hizmet fiyatlarında yaşanan artışlar karşısında her yıl erimektedir. 

 

Geçtiğimiz dönemde ekonomideki acı gerçekler karşısında hedeflere göre belirlenen artışların ne denli yetersiz olduğu siyasi iktidarca da kabul edildi ve maaşlara toplu sözleşme hükümleri haricinde zam yapılmak zorunda kalındı. 

 

Orta vadeli programlara bakıldığında toplu sözleşme sistemine geçildiği 2012 yılından beri enflasyon hedefinin tutmadığı görülmektedir. 

 

(2012-2022 arasında hedeflenen enflasyon %5, 2025 yılı için OVP hedefi %17,5, 2026 hedefi %9,7 ve 2027 yılı hedefi %7). 

 

Mevcut ekonomik göstergelere göre 2026-2027 arasındaki hedeflerin de tutma ihtimali zayıf görünüyor. 

 

Yine de bu gerçeklere karşın kamu çalışanları son derece mütevazi taleplerle toplu sözleşme masasına oturuyor. 

 

Bu mütevazı taleplere karşın bugüne kadar gerçekleştirilen toplu sözleşme görüşmelerinde enflasyon farkı hariç maaşlara yapılması kararlaştırılan artışlar gerçekleşen enflasyonun sürekli altında kalmıştır. 

 

2020 yılından itibaren ekonomik göstergelerin giderek bozulduğu ortadadır. 

 

Geçtiğimiz yıl TÜFE yüzde 44,38 olmuş, 2025 yılı haziran ayı itibarı ile de yıllık resmi enflasyon yüzde 35,05 olarak açıklanmıştır.  

 

Akaryakıta, bütün vergi ve harçlara, kiraya, gıda, ulaşım, eğitim başta olmak üzere iğneden ipliğe her şeye zam geldiği bu dönemde aylık enflasyonun artmaya devam edeceği görülmektedir.  

 

Öyleyse artık kamu çalışanlarının ve emeklilerimizin hedeflenen enflasyona endeksli maaş artışı girdabına mahkûm edilmemesi gerekmektedir. 

 

Her ne kadar dönem sonları itibarı ile maaşlara enflasyon farkı eklense de bu ödemenin geriye dönük olarak yaşanan kayıpları karşılamadığı, yalnızca anlık bir enflasyon düzeltmesi olduğu ve dönem içinde maaşların sürekli eridiği açıktır.

 

Maaşların döviz kuru karşısındaki durumu da ortadadır.  

 

2002 yılında ortalama memur maaşıyla 22,1 çeyrek altın alınabilirken bu rakam bugün 7’ye geriledi. 

 

Yoksulluk sınırı 85 bin TL’yi aşmışken ortalama 53bin TL maaş alan bir memur ailesini nasıl geçindirecekti? 

 

Durum böyle iken, bazı kesimlere sürekli vergi indirimleri, aflar, teşvikler getiriliyor ama bütün yük adaletsiz vergiler yoluyla bizlerin üstüne yıkılıyor.  

 

İşte bu yüzden ülkemizin kaynaklarını adilce paylaşalım diyoruz, adil bir gelir dağılımı istiyoruz.

 

Amacımız kamu çalışanlarını ve emeklileri insanca yaşayabileceği bir ücrete kavuşturmaktır. 

 

Sayın Bakanım, Değerli Heyet,

 

Türkiye Kamu-Sen olarak kamu çalışanlarımızın beklentilerini karşılayacak, sorunlarını çözecek düzeyde taleplerimizi belirlemiş bulunuyoruz. 

 

Bildiğiniz üzere 2013 yılında sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi sağlandı. 

 

Ama bu konuda da bazı aksaklıklar bulunuyor. 

 

* Öncelikle kadro kapsamı dışında kalan PTT’deki İHS’li personel, fahri Kur’an kursu öğreticileri ile diğer vekil memurlar gibi çalışanların da kadro kapsamına alınmasını istiyoruz.   

 

* Daha önce 4/C’li iken 4/B’ye geçen ardından da kadroya geçirilen personelin eğitim durumları itibarı ile hak ettikleri unvanlara geçmelerine olanak sağlayacak düzenleme yapılmalıdır.  

 

* 3+1 süreli sözleşmeli statüde istihdamın kaldırılarak tüm kamu görevlilerinin 657 sayılı Kanunun 4/A maddesi kapsamında kadrolu olarak istihdamı sağlanmalı, kamuda 4/A’lı kadrolu ve güvenceli istihdam esas alınmalı, esnek ve güvencesiz çalışma biçimleri tamamen sonlandırılmalıdır.  

 

* Üniversite mezunu işçilerin de talepleri halinde memur kadrolarına atanmaları sağlanarak kamuda istikrarlı ve sürdürülebilir bir istihdam rejimi oluşturulmalıdır. 

 

Devletimizde, memurlarımızın yüzlerinin gülmesini, çalışanlarımızın kendileri ve ailelerine yetecek düzeyde bir maaşa kavuşturulmasını arzu ediyoruz. 

 

Bu nedenle geçmiş döneme ilişkin olarak ortaya çıkan erimenin giderilmesi, ekonomik olumsuzlukların yarattığı yaraların sarılmasının zorunluluğunu ısrarla vurguluyor, memur ve emeklilerin ekonomik olarak kaybolan yıllarının telafi edilmesini istiyoruz. 

 

Bu yıl bilindiği gibi bir ilk yaşandı ve memurlar ilk defa hedeflenen enflasyonun bile altında maaş zammı aldı. 

 

Orta vadeli Program hedefi %17,5 iken bu yıl yapılan zam %6+%5; kümülatif %11,3’te kaldı.

 

* Bu nedenle öncelikle tüm memur ve emekli maaşlarına geçmiş dönem kayıplarına karşılık olarak 7500 TL seyyanen zam istiyoruz. 

 

* Daha sonra 2026 yılının ilk altı aylık dilimi için %30; ikinci altı aylık dilimi için %20,

 

* Ayrıca ocak ayından itibaren verilen zammın üzerine %10 refah payı talep ediyoruz. 

 

* 2027 yılı için ise ocakta %20 ve temmuz ayında %10 artış, yine ocak ayında yapılacak zammın üzerine %10 oranında refah payı talep ediyoruz. 

 

* Enflasyon farkının ise TÜFE’nin maaşlara yapılan oransal artışların üzerine çıktığı aydan itibaren ödenmesini istiyoruz. 

 

Temel mali taleplerimiz; 

 

* 2026 yılının tamamı için refah payı dahil en düşük dereceli memur için kümülatif %93,2; ortalama %88,6;

 

* 2027 yılının tamamında ise refah payı dahil tüm maaşlara %45,2 zam olarak özetlenebilir.    

 

Mali taleplerimizin karşılanması durumunda;

 

* Bugün 44 bin 47 lira düzeyinde olan 15’in 1’indeki en düşük dereceli memur maaşı 2026 yılı sonunda 84 bin 704 liraya; 2027 yılı sonunda 122 bin 991 liraya;

 

* 53 bin 579 lira düzeyinde olan ortalama memur maaşı ise 2026’da 101 bin 60 liraya; 2027’de de 146 bin 740 liraya çıkacaktır. 

 

* Önümüzdeki yıl için en düşük memur maaşına 40 bin 657 lira, ortalama memur maaşları için ise 47 bin 481 lira zam istiyoruz.  

 

Ayrıca; 

 

* 2023’te getirilen ilave ek ödeme emekli maaşlarına da mutlaka yansıtılmalı, 

 

* Birinci dereceye gelen bütün kamu görevlilerine 3600 ek gösterge verilmelidir diyoruz.

 

* Son yıllarda özellikle büyükşehirler ve sahil bölgelerinde kiralar, kamu çalışanlarının belini bükmüş, pek çok şehirde kiralar memur maaşlarını geçmiştir. Bu durumda kamu kurumları bu bölgelerde görev yaptıracak personel bulmakta zorlanmaktadır. Türkiye Kamu-Sen olarak “lojmandan faydalanmayan ve kirada oturan tüm kamu çalışanlarına aylık 20 bin lira kira yardımı yapılsın, büyükşehirlerde çalışan memurlara ayrıca 6 bin TL büyükşehir tazminatı ödensin” diyoruz.  

 

* Toplu sözleşme ikramiyesinin 6 bin TL’ye yükseltilmesini talep ediyoruz. 

 

* Ayrıca; Aile Yılını anlamlı kılacak şekilde, eş yardımının Temmuz 2026’da 20 bin TL’ye ve çocuk parasının yaş sınırı olmaksızın 8 bin TL’ye yükseltilmesi,

 

* Yeni evlenecek kamu görevlilerine 381 bin 500 TL evlenme ödeneği, doğum yapan kamu çalışanına 20 bin TL doğum yardımı yapılması, yine küçük çocuğu olanlara 20 bin TL çocuk bakım ücreti ödenmesinin ailenin desteklenmesi ve çocuk sahibi olmanın teşvik edilmesi noktasında faydalı olacağına inanıyoruz.   

 

* Bunun yanında tüm kamu görevlilerine giyim, kira, evlenme, ulaşım, ısınma, yemek, doğum, ölüm ve eğitim yardımı ödenmesini, sosyal devlet ilkesinin gerçek anlamda hayata geçirilmesini talep ediyoruz. 

 

* Çalışanların gelir vergisi oranı %15’te sabitlensin” diyoruz. 

 

* Yılda iki kez tüm kamu görevlilerine 10 bin TL “Bayram İkramiyesi” ödenmesini istiyoruz. 

 

* Memur maaşını oluşturan bütün kalemler ile ek ödeme, döner sermaye, ek ders, fazla mesai, ikramiye gibi tüm ödemelerin emekli keseneğine dâhil edilerek, emekli olacak memurların yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesini talep ediyoruz. 

 

* Yardımcı Hizmetler sınıfındaki personelin bir defaya mahsus olarak Genel İdare Hizmetleri Sınıfına geçirilmesini; Genel İdare Hizmetleri ve Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışan memurlara eğitim durumlarına göre yükselebilecekleri derecelerin kadrosunun verilmesini talep ediyoruz.  

 

* Aile kutsaldır. Aile Yılı’nın gereklerine uygun biçimde aile birliği sağlansın, evlilikler teşvik edilsin, doğurganlığı artıracak destekler verilsin, eş durumu, sağlık ve öğrenim özrü önündeki engeller kaldırılsın istiyoruz. 

 

* Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları düzenli hale getirilmeli, sözlü sınav kaldırılarak yazılı sınav esas alınmalıdır diyoruz.

 

* Sağlık kurum ve kuruluşlarında ödenen farklı maaş unsurlarından dolayı her ay değişik tutarlarda ücret alan sağlık çalışanlarının sorununun çözümü ve standart bir maaş alması için tek kalem maaş uygulamasına geçilmesini talep ediyoruz. 

 

* Özel hizmet tazminatında yaşanan adaletsizliklerin giderilmesini, özel hizmet tazminat oranlarının unvan bazında eşitlenerek tüm memurlar için yükseltilmesini istiyoruz.    

 

* Ek ödeme sorunlarının çözülmesini,

 

* Mühendislik meslek kanunu çıkartılsın, 

 

* Akademisyenlerimizin kariyerlerine uygun özlük ve mali haklarında düzenleme yapılsın, 

 

* Şef, ayniyat saymanı, avukat gibi unvanlarda yapılacak düzenlemelerle özlük haklarıiyileştirilsin diyoruz. 

 

* Merkez-taşra uzmanı ayrımının kaldırılmasını, 

 

* Zorunlu rotasyon yerine mahrumiyet yeri ve afet bölgelerine özel ödemeler yapılmasını talep ediyoruz. 

 

* Fazla mesai ücretinin çalışanın normal çalışması karşılığında aldığı saat başı ücretten az olmayacak şekilde artırılmasını istiyoruz. 

 

* “Ek ders ve nöbet ücretleri artırılmalı” diyoruz. 

 

* Geçtiğimiz dönemlerde karar altına alınan konular ilerletilerek sürdürülsün istiyoruz. 

 

Bunun yanında; 

 

* 399 sayılı KHK’ya tabi olarak çalışan personelin ek ödeme, kurum değişikliği, nakil, vergi adaletsizliği gibi sorunlarının çözülmesi,

 

* Askeri işyerleri ile Emniyet teşkilatında çalışan sivil memurlar ile koruma ve güvenlik personelinin sorunlarının çözülmesi,

 

* Tüm kamu görevlilerinin işçilerde olduğu gibi yemeklerden ücretsiz yararlanması ve yemek hizmeti sunulmayan işyerlerinde yemek ücretinin nakit olarak ödenmesi,

 

* Vatani görevini yapmak üzere ya da doğum yapması nedeniyle ücretsiz izne ayrılan kamu görevlilerinin sosyal güvenlik primlerinin kurumları tarafından yatırılmaya devam etmesi, söz konusu personele izinleri süresince maaşlarının belli oranında destek ödemesi yapılması,

 

* Bayramlarda ve hafta sonlarında tatil yapamayan kamu çalışanlarının çalışma şartlarının yeniden gözden geçirilmesi, 

 

* Fiili hizmet zamlarının yeniden belirlenmesi,

 

* Mobbing uygulamasına maruz kalan personelin korunmasına yönelik yasal düzenleme yapılması, 

 

* 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce göreve başlayan kamu görevlileri ile 2008 sonrasında göreve başlayanlar arasında var olan aylık bağlama oranı, sosyal güvenlik primi gibi farklılıkların eşitlenerek tüm memurların 2008 öncesindeki haklarla emekli olmalarının sağlanması,  

 

* 1.10.2008 tarihinden önce kamu kurum ve kuruluşlarında sözleşmeli personel pozisyonlarında istihdam edilen ve 2011 ile 2013 yıllarında kadroya geçirilen personelin göreve başlama tarihi memuriyet başlama tarihi olarak değerlendirilmesi en temel taleplerimiz yer alıyor.   

 

* Sosyal güvenlik sisteminin tam bir koruma sağlayacak şekilde düzenlenmesi ve katılım paylarının azaltılması, 

 

* Engelli personelin daha kolay hizmet üretebilmeleri ve çalışma hayatında kendilerine yeterince yer bulabilmeleri için her türlü pozitif ayrımcılık yapılması, 

 

* Kadın çalışanlarımızın sorunlarının çözülmesi, 

 

* Devlete karşı işlenen suçlar ile yüz kızartıcı suçlar dışında kalan cezalar için disiplin affı getirilmesi, 

 

* Emekli maaşlarının yükseltilmesi, emeklilere de aile yardımı ve çocuk parası gibi sosyal yardım verilmesi gibi birçok talebi de toplu sözleşme masasına taşıyacağız. 

 

Ayrıca, hizmet kolları itibarı ile kamu görevlilerinin birikmiş bütün sorunlarını çözecek önerilerimiz de sunduğumuz talep metnimizde mevcut. 

 

Bununla birlikte Konfederasyonumuza bağlı Türk Kültür Sanat-Sen, hizmet kolunda ilk defa yetkiyi alarak bu yıl toplu sözleşme masasına katılmaya hak kazandı. 

 

Türk Kültür Sanat-Sen Genel Başkanı Uğur Yıldırım’ı bu başarısından dolayı tebrik ediyor, kendisine toplu sözleşme görüşmelerinde başarılar diliyorum. 

 

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Kültür Sanat-Sen adına bu müzakere sürecinde fark yaratacağına yürekten inanıyorum.

 

Sayın Bakanım, Muhterem Heyet, 

 

Kısaca genel bir değerlendirme yaparak özetlemeye çalıştığım taleplerimizin karşılanması, memurlarımızın biriken sorunlarının çözülmesi için büyük bir adım olacaktır. 

 

İnanıyoruz ki; adil bir paylaşım, güçlü bir kamu hizmetini, huzurlu bir çalışma hayatını ve ekonomik olarak istikrarlı bir Türkiye’yi beraberinde getirecektir. 

 

Türkiye Kamu-Sen olarak, iyi niyetli her yaklaşıma açık, ancak kamu görevlilerinin hakkını savunmaktan da bir an geri durmayan bir anlayışla bu süreci yürüteceğiz.

 

Kamu görevlilerine verilecek her yeni hak, devlete sadakatle bağlılık, kaliteli kamu hizmeti ve mutlu kamu çalışanı çıktısıyla geri dönecek; alın terinin karşılığı verildiğinde devlet-millet bütünlüğü daha da güçlenecektir.

 

Bu düşüncelerle; 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecinin ülkemiz, kamu görevlilerimiz ve emeklilerimiz için hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.


29+.07.2025


Okunma Sayısı: 19

216.73.216.49
DİĞER HABERLER

NİĞDE TÜRK EĞİTİM - SEN

© Copyright 2024  V4.5 Tüm Hakları Saklıdır.

Hazır Dernek Sitesi



Whatsapp  Destek
Whatsapp Destek